- Kategori: Güncel Haberler
- Pazartesi, 18 Ocak 2021 14:59
- PSK Çapemenî tarafından yazıldı.
Her ulusun varoluş sınavından geçtiği eşikler vardır.
Kürt halkı için bu eşiklerden biri Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’dir.
Her toplum, karanlıkta yolunu aydınlatacak işaret fişeklerine ihtiyaç duyar.
Özgürlük Yolu militanlarından Yılmaz Demir, Diyarbakır Cezaevi’nin o ölümcül karanlığında yön belirleyen kahraman, bir Kutup Yıldızı oldu.
12 Eylül 1980 darbesiyle Türkiye’de iktidara el koyan faşist yönetimin ilk ve nihai hedefi Kürt milletinin iyi yüz yıllık özgürlük iradesini kırmaktı.
Bunun için Diyarbakır Cezaevi bir pilot bölge olarak seçildi.
Burada Kürt halkının öncü, bilinçli, direngen kadroları sömürgeci sistemin devasa ve insanlık dışı gücüyle susturulacak, ardından da insan hafsalasının alamayacağı iğrenç ve vahşi yöntemlerle onlar teslim alınacaktı.
Sömürgeci devlet Kürt halkını fiziki olarak ortadan kaldırmadan önce, politik kadrolarının şahsında onun onur ve haysiyetini ve özgürlük iradesini kırmak istiyordu.
Bu amaçla Diyarbakır Cezaevi’nde Kürtlere karşı zaman yayılmış, sistematik bir soykırım adım adım hayata geçiriliyordu.
Bu baskı ve işkence çarkına karşı birkaç kez direniş girişimleri olmuş, ancak hemen hepsi vahşice bastırılmıştı.
Buna karşın faşist rejim de amacına bir türlü ulaşamamıştı
1984 yılın Ocakayında Kürt halkının düşmanları Diyarbakır Cezaevi’nde son ve ölümcül bir hamleyle tutsaklara karşı saldırıya geçtiler.
Diyarbakır Cezaevi bir anda eşi görülmemiş bir kapışma alanına, baskı ve zulme karşı bir direniş meydanına dönüştü.
Bıçak kemiğe dayanmıştı.
Tek bir yol, çıkış yolu, onurlu bir yol kalmıştı; direnmek. Her şeye rağmen ve bedeli ne olursa olsun; direnmek.
Devasa zulüm aygıtının bir kâbus gibi tutsakların üzerine çöktüğü o ümitsiz ve dipsiz karanlıkta, Özgürlük savaşçısı Yılmaz Demir, 19 Ocak 1984 tarihinde,bir aydınlatma fişeği gibi ışıl ışıl parladı. O’nun canını ortaya koyarak gerçekleştirdiği fedai eylem, cezaevi direnişinde dönüm noktası oldu.
Yılmaz Demir’in bu insanüstü mesajı direnişin ateşini gürledi, zafere olan inancı artırdı, eşsiz bir moral oluşturarak dengeleri değiştirdi.
Bu atmosferdeNecmettin Büyükkaya, Remzi Aytürk, Cemal Arat ve Orhan Keskin gibi güzel ve yiğit insanlar canlarını ortaya koyarak Diyarbakır Cezaevi şehitleri kervanına katıldılar.
1984 Ocak ayında Diyarbakır Cezaevi direnişinde yaşamlarını ortaya koyanlar sadece işkence ve baskıya karşı bir set çekmekle kalmadılar, aynı zamanda Kürt ulusunun ulusal onuru ve özgürlük umudu ve bilincini yükseklere çıkartılar.
Kürt ulusu bu kahramanlara çok şey borçludur.
37. yıldönümünde Yılmaz Demir şahsında bütün Diyarbakır Cezaevi şehitlerini sevgi, sayı ve minnetle anıyoruz.
Biz onları asla unutmayacağız, onların açtığı yolda özgürlük için mücadeleye devam edeceğiz.
18 Ocak 2021
PSK-Kürdistan Sosyalist Partisi