03 mart günü PSK-Kürdistan Sosyalist Partisi Amed il örgütü üye ve yöneticileri, PSK’nin zamlara ilişkin hazırladığı bildiriyi dağıttılar.
Pazar ve esnaların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde dağıtılan bildiride şu görüşlere yer verildi:
Son dönemde Türkiye’de yaşanan ağır ekonomik krizin, artan yoksulluk ve işsizliğin asıl nedeni iktidarın yanlış siyasal tercihleri ve uyguladığı çatışmacı politikalardır.
Emekçiler ve dar gelirler için hayatı çekilmez hale getiren, halkın belini büken enflasyon ve zam furyasının nedeni budur.
Kürd halkının üzerinde katmerleşen baskıların nedeni budur. Ağır hukuk ihlalleri ve adaletsizliğin nedeni budur.
AK Parti, ülkenin kaynaklarını, halktan topladığı vergileri, halkın yaşam standartlarını yükseltmek yerine, kendi yandaşı bir avuç sermaye grubuna peşkeş çekmeye, baskı ve sindirme politikasının güçlendirilmesine ve silahlanmaya harcıyor.
İktidar içerde ve dışarda şiddet ve saldırgan politikada ısrar ettikçe halkın lokması küçülüyor.
Kürd sorununun şiddet yoluyla çözümünde ısrar etmek sadece ülkemizin yerle bir olmasına yol açmıyor, aynı zamanda bizi daha da yoksullaştırıyor. Şiddet arttıkça toplumsal yozlaşma, yoksulluk ve zamlar da artıyor.
Lokmamızın büyümesi, insan onuruna yaraşır bir yaşamın sağlanması; demokrasinin yerleşmesine, Kürd sorununun çözümüne ve barışın sağlanmasına bağlıdır.
Yoksulluk Kader değildir!
Atılan Her Roket, Patlayan Her Bomba Ekmeğimizi Küçültüyor!
Zamlara karşı çıkarken, savaşa ve saldırgan politikalara da Kürd sorunun şiddet temelli çözümüne de karşı çıkmak gerekiyor.
Kürd sorunun çözümü, herkese eğitim, barınma ve beslenme olanaklarının sağlanması ve herkes için insan onuruna yakışır bir yaşam için de zorunludur.
Zamlara ve zulme hayır!
Enerji zamları bir an önce geri alınsın!
Tüm çalışanların ve emeklilerin yaşam koşulları iyileştirilsin!
Çiftçilerin borçları silinsin ve esnaflara maddi destek sağlansın!
Şubat 2022
PSK-Kürdistan Sosyalist Partisi
18 Ekim 2022 tarihinde, Diyarbekir’de Gazeteciler cemiyeti’nde, 647 Kürd aydın, yazar, politikacı ve sivil toplum yöneticisinin imzaladığı “Doğu Kürdistan ve İran Halklarının Haklı, Meşru Direnişini Selamlıyoruz” metni kamuoyu ile paylaşıldı.
Ortak metinde şu görüşlere yer verildi.
Doğu Kürdistan ve İran Halklarının Haklı, Meşru Direnişini Selamlıyoruz!
Sömürgeci İran Devleti’nin güvenlik güçleri tarafından işkence ile öldürülen Kürt kızı Jîna Emin'in Saqız kentindeki cenaze töreninde başlayan gösteriler başta Doğu Kürdistan (Rojhilat) olmak üzere İran’ın tüm kent ve kasabalarına yayıldı. İran Devleti’nin bütün baskı ve çabalarına rağmen halkın sivil hareketi yayılarak devam etmektedir. Bu gösteriler baskı altında olan etnik, ulusal, mezhebi, kadın gibi diğer ezilen toplumsal grupların direnişi sayesinde İran genelinde bir infiale, bir direniş hareketine dönüşmüştür.
İran rejimi insan haklarını, kadın haklarını ve eşitliğini, farklı kültürel kimliklerin demokratik ve ulusal haklarını tanımayan ve saygı göstermeyen otokratik/despotik bir rejimdir. İran, Fars ulusunun siyasi egemenliğinde Azeri, Kürd, Beluc, Arap ve diğer birçok ulusu ve etnik grubu zor ve baskı ile bugüne kadar İran kimliği altında bir arada tutmayı sürdürmüştür. Tüm bu baskı ve şiddete rağmen İran’daki farklı etnik ve ulusal gruplar, federal bir sistem talep etmektedirler.
İşte Jîna Emin olayının tetiklediği direniş hareketi, İran’da egemen ulus konumunda olan Farslar ile ezilen-ulus statüsünde olan Kürdlerin, Beluclerin, Azerilerin, Arapların ve diğer ezilen grupların mücadelelerinin ortaklaşmasına neden olmuştur. Kadınların, gençlerin, öğrencilerin, Kürdlerin ve Beluclerin bastırılamayan başkaldırısına İran’daki bütün halk katmanları dahil olmuştur. Doğu Kürdistan’da İran Kürdistanı Partileri İşbirliği Merkezi’nin çağrısıyla yapılan genel grevlere büyük, kitlesel bir katılım sağlanmıştır. İran’daki diktatörlük rejimine karşı başta Kürdler ve Belucler olmak üzere diğer ulusal gruplar, sürekli ve kararlı bir biçimde egemenliği ve özgürlüğü için mücadelelerini sürdürmüşler, sürdürmektedirler. Bu ulusal, toplumsal muhalefet ve direniş karşısında çaresiz kalan İran teokratik rejimi, Güney Kürdistan’da bulunan Doğu Kürdistan’lı sivil halkın ve 3 siyasi parti üyelerinin bulunduğu kamplara saldırıp dikkatleri içerideki halk direnişinden uzaklaştırarak hedefi saptırmaya çalışıyor. Böylece rejim, İran halkının meşru direnişini manipüle ederek Kürdlere karşı daha geniş kapsamlı bir katliamın zeminini hazırlamayı planlıyor. İran Devleti’nin bugüne kadarki saldırıları sonucu 150’yi aşkın insan yaşamını yitirmiş, binlerce insan gözaltına alınmış, yaralanmıştır.
Buna karşın Doğu Kürdistan ve İran halkları; milli, demokratik hakları, insan hakları, kadın hakları ve özgürlükleri için de kararlı ve istikrarlı bir mücadele sürdürmektedirler. Böyle haklı, onurlu ve istikrarlı direnişi desteklemek insani bir hak ve görevdir. Bu kapsamda dünyadaki bütün demokratik ve humaniter kamuoyunu, BM, AB, AK ve Arap Birliği Örgütü’nü ve diğer uluslararası kurumları, İran ve Doğu Kürdistan halklarının meşru sivil direnişini desteklemeye, despotik rejimin baskı ve katliamlarına karşı tavır almaya ve müdahale etmeye çağırıyoruz.
Aşağıda adı geçen bizler de bu saikle, İran Devleti’nin yaptığı bu katliamlar ve sürdürdüğü saldırıları kınıyor; İran ve Doğu Kürdistan genelinde insan hakları, kadın hakları, milli, demokratik hak ve özgürlükleri baskı altında olan ulusların, etnik grupların egemenlikleri ve özgürlükleri için yürüttükleri mücadelelerini destekliyoruz.