13-14 Kasım 2021
tarihinde Amed’de “Direniş, Birlikte Mücadele, Zafer” şiarı altında toplanan
PSK İkinci Konferansı, gündemindeki sorunları görüşerek aşağıdaki bildiriyi
kamuoyu ile paylaşmayı karar altına aldı.
Bölgedeki siyasal gelişmelerde, başta ABD ve Rusya olmak
üzere dış güçler ve bu güçlerle bölge ülkeleri arasındaki ilişkiler, çelişki,
çatışma ve uzlaşmaların bugün de etkisi büyüktür.
Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye’de, Kürdlerin geleceğini
ilgilendiren ve ulusal kazanımlara yol açacak fırsatlar kadar, riskler de
içeren gelişmeler yaşanmaktadır. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi, Irak’ta
seçimleri Sadr hareketinin kazanması, İran’da Reisi’nin başkan seçilmesi, Batı
Kürdistan’da ABD ile Rusya’nın Kürdleri merkezi hükümetle uzlaşmaya zorlaması
ve Türkiye’nin ülkemizin her iki parçasına yönelik saldırgan ve işgalci
politikada ısrar etmesi, bizi zorlu ve hassas bir sürecin beklediğini
göstermektedir. Kuzey, Güney ve Batı Kürdistan’ın kaderi hiç olmadığı kadar,
her gün biraz daha birbirine bağlı halde gelmektedir.
Kürdler mücadele ve fedakârlıkları sonucu bugün bölgesel
denklemde dikkate alınan bir unsur haline geldiler. Kürdleri ve taleplerini dikkate
almayan politikaların başarı şansı yoktur. Kürd sorunu çözülmeden Ortadoğu’da
huzur ve güvenin sağlanması mümkün değildir.
Konferansımız; içinden geçtiğimiz süreçte Kürdlerin
fırsatları kazanımlara çevirmek için, uluslararası desteğin sağlanmasının, her
parçanın kendi iç birliğini gerçekleştirmesinin, parçalar arası diyalog ve
işbirliğinin geliştirilmesinin, her parçadaki yurtsever hareketin o ülkedeki
demokratik ve devrimci güçlerle işbirliğinin önemini bir kez daha vurgular.
Hemen her gün tek adam diktatörlüğüne evirilip ülkücü
kesimin ve siyasal İslam’ın devletle bütünlüğünü sağlayan “Türk işi başkanlık
sistemi”nde, yargı Erdoğan’ın talepleri doğrultusunda karar veriyor. Özellikle
güvenlik güçleri söz konusu olduğunda cezasızlık artık bir hukuki norma
dönüşüyor.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü
hal durumu, her geçen gün kalıcı hale getiriliyor. İnsan hakları ve düşünce
özgürlüğü ayaklar altına alınıyor. Muhalif basın susturulmaya çalışılıyor,
gazeteciler ve yazarlar tutuklanıyor. Emekçilerin sendikal örgütlenmelerinin
önüne engeller çıkartılıyor. Pandemi bahanesiyle grevler, emekçilerin hak
talepli eylemleri yasaklanıyor. Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle Valiler,
astığı astık, kestiği kestik padişah haline getirildiler.
Eğitim, sosyal ve ekonomik alanlardaki eşitsizlik had
safhaya ulaşarak toplumsal olayları körüklüyor. Kadın cinayetleri almış başını
gidiyor. Kadınlar, eşcinseller hemen her gün saldırıya maruz kalıyor,
öldürülüyorlar. Türk ve Müslüman olmayanlara yönelik nefret söylemi ve fiili
saldırılar giderek artıyor. Batıda yaşayan Kürdler hemen her gün ırkçı saldırıya
uğruyor.
Kürdistan’da militarizmin güçlenmesi hızını kesmeden
sürüyor, hemen her gün bir ad altında askeri operasyonlar yapılıyor. Legal Kürd
siyasi hareketi kriminolojik uygulamalara tabi tutuluyor, siyasi parti
yöneticileri, sivil toplum örgütü temsilcileri tutuklanıyor. Kürdistan’da
siyasal, sosyal ve kültürel faaliyetler yasaklanıyor.
Ortadoğu ve Libya bataklığına saplanan, AİHM kararlarına uymamakta
ısrar eden iktidar, geçen her gün AB’den uzaklaşıyor.
Giderek çürüyen iktidar, toplumda gerginlik ve korku iklimi
yaratarak ayakta kalmaya çalışıyor. Normalleşme, adalet, değişim barış ve
demokrasi talepleri, giderek daha geniş kesimler tarafından benimseniyor.
Daha önce siyasetin bir nesnesi olan Kürdler, son belediye
seçimlerinde olduğu gibi, artık etkili öznelerden biri haline geldiler.
Kürdlerin bu konumu ve içinde bulunduğu mevcut ortamda, Kürd
siyasetini önemli görevler bekliyor. Bir başka ifadeyle Kuzey’deki Kürdlerin
önündeki ulusal demokratik talepleri gerçekleştirmesi ve fırsatları kazanıma
çevirmesi, Kürd yurtsever güçlerinin birlikte mücadele etmesini gerekli ve
zorunlu kılıyor.
Bu nedenle konferansımız;
Kürd yurtsever, demokratik güçlerinin, sivil toplum
kuruluşlarının, aydın, yazar ve bağımsız şahsiyetlerinin ortak ulusal talepler
uğruna el ele mücadelesinin önemine bir kez daha vurgu yapmıştır.
Giderek daha geniş kesimlerin ortak talepleri haline gelen
normalleşme, adalet, değişim, barış ve demokrasi talepleri, aynı zamanda Kürdlerin
de istemidir. Bu talepler için Kürdlerin de mücadele etmesi gerekir. Çünkü
gerginliğin yerini normalleşmenin alması, hak ve özgürlüklerin hiçbir engelle
karşılaşılmadan kullanılması, özcesi Türkiye’nin demokratikleşmesi Kürdlerin de
çıkarınadır. Bu da Kürd sorunun barışçıl yöntemle ve diyalogla çözülmesinin
yolunu açar.
Konferansımız;
Kürd ulusal hareketin temel görevinin, ulusal demokratik
hakların elde edilmesi olduğunu unutmadan, Türkiye’de değişim ve demokrasiden
yana olan güçlerle işbirliği yapılmasının önemli ve gerekli olduğunu bir kez
daha vurgular.
21 Kasım 2021
Kürdistan Sosyalist Partisi 2. Konferansı