BASINA
VE KAMUOYUNA
Ekonomik
krizin nedeni siyasidir; Kürt meselesinde izlenen çatışma ve inkâr
politikasıdır
Kürdistan Sosyalist Partisi
Merkez Yürütme Kurulu 18.07.2023 tarihinde gerçekleştirdiği toplantısında son
siyasal gelişmeleri, şiddetlenen ekonomik krizi ve yaşanan fiyat artışlarını
değerlendirmiş ve kamuoyuna aşağıdaki açıklamayı yapma kararı almıştır.
Son
yıllarda Türkiye’de artarak devam eden ekonomik kriz, gelinen aşamada iyice
çığırından çıkmıştır. 14-18 Mayısı seçimlerinde iktidarını garantiye alan ve
seçilme kaygısını geride bırakan AKP yönetimi, ekonomideki çarkı çevirmek için
temel tüketim ürünlerine, elektrik ve yakıta astronomik zamlar yapmaya
başlamıştır. Buna karşın çalışanların maaşlarında yapılan zamlar devede kulak
kalmış, emeklilerin maaşlarında ise hiçbir artış yapılmamıştır. Hızla artan
fiyatlar ve yükselen enflasyon oranları karşısında halkın ve çalışanların alım
gücü tümden erimiştir.
Ekonomide
yaşanan kriz; giderek artan fiyatları ve enflasyon oranları toplumun geniş kesimlerinin
canını yakmakta, insanca yaşama imkânlarını ortadan kaldırmaktadır. Gelinen
aşamada Türkiye nüfusunun yüzde 6.4’ü açlık, yüzden 30’dan fazlası ise
yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Bu durum Türkiye
toplumunun insanca ve onurlu bir biçimde yaşama imkânlarını ortadan
kaldırmaktadır. Bir toplum için açlık ve
yoksulluktan daha büyük ve onur kırıcı bir tehdit söz konusu değildir: Geleceğe
olan inanç kaybolmakta, intihar oranları artmakta, beyin göçü hızlanmakta,
toplumsal yozlaşmanın önü açılmaktadır.
Ekonomik
alanda yaşanan bu ekonomik çöküşün nedeni siyasi iktidarın izlediği politikanın
kendisidir. Başka bir ifadeyle Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin nedeni
siyasidir; İktidarın Kürt meselesinde izlediği çatışma, inkar ve baskı politikasıdır.
Mevcut iktidar, toplumun geçimine, eğitim ve sağlığına ayırması gereken
ekonomik kaynakları savaş, silah ve yayılmacı politikalara ayırarak bugünkü
ekonomik çöküşe yol açmıştır. Türkiye’nin geriye kalan kaynakları ise bir avuç
iktidar yanlısına aktarılmış ya da iktidarın propaganda aygıtları için
harcanmıştır.
Bütün
göstergeler bugünkü anlayışla mevcut ekonomik krizin çözülmek bir yana daha da
derinleşeceğini, siyasal, toplumsal ve ahlaki çöküşün devam edeceğini
göstermektedir.
Diğer
yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti yaşanan krizi aşmak için dışarıda
kredi arayışlarına hız vermiş, Batı dünyasından destek almak için AB üyeliğini
gündeme getirmiştir. Söz konusu palyatif
adımlardan sonuç almak mümkün değildir. Sorun içerdedir ve çok derindir; Kürt
meselesindeki şiddet sarmalına son verilmeden, demokrasi alanında bütünlüklü ve
inandırıcı adımlar atılmadan mevcut tıkanmayı aşmak olanaksızdır. AB sürecinin
tıkanmasının esas nedeni bu iktidardır, bu konuda yeni adımlar atması gereken de
bu iktidarın kendisidir.
Öte
yandan Partimiz (PSK) 100. Yılı nedeniyle Kürdistan’ın bölünüp parçalanması ve
paylaşılmasına yol açan Lozan Antlaşması’na ilişkin Kürt kamuoyunda sürdürülen
tartışma ve yapılan toplantı ve etkinliklere büyük bir değer vermektedir. Lozan Antlaşması sadece Kürt halkının yüzyıllık
kaderine zincir vurmakla kalmamış aynı zamanda Ortadoğu’da savaş, çatışma ve
derin ulusal düşmanlıkların tohumlarını ekmiştir.
Kürt
halkının özgürlüğüne kavuşması, bölge ülkelerinde barış ve demokrasinin önünün
açılması, Lozan Antlaşması’nın oluşturduğu statükonun son bulması ve yeni bir
düzenin inşa edilmesinden geçmektedir.
Bunun
için yapılacak ilk şey Türkiye’de Kürt halkının varlığını tanıyan, onun,
Kürdistan’da özgürce yaşamasına imkan veren çoğulcu, demokratik ve federal bir
anayasa yapımından geçer.
Böylesi
koşullarda ekonomik gelişme ve toplumsal refahın büyük bir ivme kazanacağına,
bölgede barış ve demokrasinin inşa edileceğine ve AB üyeliğinin önünün
açılacağına kuşku yoktur.
Kürdistan
Sosyalist Partisi, Kürt halkının gelecek yüzyılda özgürlüğüne kavuşması,
bölgede barış ve demokrasi sürecinin ilerlemesi için üstlendiği ulusal ve
tarihi sorumluluk bilinciyle mücadelesine kararlılıkla devam edecektir.
19.07.2023
Kürdistan Sosyalist
Partisi
PSK
Merkez Yürütme
Kurulu
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın, Parlamento’ya “Ermeni Soykırmı'nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması” için yasa tasarısı sunması, O’nu ırkçı-şoven ve faşist çevrelerin hedefi haline getirdi.
Başta yasa tasarısını kabul etmeyen TBMM Başkanı olmak üzere devlet ve hükümet erbabı Garo Paylan’a karşı linç kampanyasının fitili ateşlediler.
Muhalefet Partilerinden İYİ Parti lideri Meral Akşener de “Büyük Türk Milleti’nin, gurur duyulacak bir tarihi vardır. Bizler burada oldukça, hiçbir kirli ajanda bu gerçeği değiştiremez” diyerek yangını körükledi.
Gelinen noktada Garo Paylan’a yönelik olası her türlü saldırının sorumlusu bu ve benzeri konularda kirli bir geçmişe sahip olan devlet ve onun başındaki AK Parti hükümeti olacaktır.
Garo Paylan’a sahip çıkmak, ona yönelik saldırılara karşı ses yükseltmek her duyarlı kişinin görevidir.
Garo Paylan’a saldıları protesto ediyoruz.
Faşist, ırkçı ve şoven saldırılara karşı Garo Paylan’ın yanındayız.
24 Nisan 2022
PSK-Kürdistan Sosyalist Partisi
Basın Bürosu