PAK, PSK, TDK-TEVGER:
DEPREM BÖLGELERİ
HAKKINDA GÖZLEM VE ÖNERİLER
06.02.2023 tarihinde Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli
7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremler büyük insani ve maddi yıkıma yol açmıştır.
Çoğu Kuzey Kürdistan’da bulunan on il, yüzlerce ilçe ve
yerleşim merkezini vuran ve 13 milyondan fazla insanın yaşamını etkileyen Maraş
depreminde resmi rakamlara göre daha şimdiden 35 binden fazla insanın yaşamını
yitirdiği, 100 bine yakın insanın yaralandığı ve yüzbinlerce binanın yıkıldığı
belirtilmiştir.
Gerçek can kayıpları ve maddi hasarların daha büyük ve
korkunç boyutlarda olduğuna kuşku yoktur.
Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen Maraş depreminin yol
açtığı insani, ekonomik, sosyal, psikolojik, sağlık, demografik etkilerinin uzun yıllar varlığını
hissettireceğini öngörmek zor değildir.
Depremin söz konusu boyutları dikkate alınarak PSK, PAK, TDK-TEVGER
adına oluşan bir heyet depremin yoğun etkilerinin yaşandığı Adıyaman, Maraş,
Hatay, Antep, Malatya ve ilçelerinde dört gün boyunca incelemelerde bulunmuş,
yoğun can kayıpları ve yıkımların yaşandığı bölgeleri yerinde gözlemlemiş,
deprem mağdurları ile bölgenin sivil toplum örgütleri ile görüşmüş, depremde
hayatını kaybedenlerin ailelerine taziye ziyaretlerinde bulunmuştur.
TDK-TEVGER, PSK ve PAK ortak heyeti deprem bölgelerinde
edindiği çok yönlü izlenim, bilgi ve sonuçları halkımıza, kamuoyuna, karar
alıcılara ve dünya kamuoyuna paylaşmayı uygun görmüştür.
Her şeyden önce, depremin yaralarını sarmak için, dünyanın
hangi ucunda olursa olsun, tüm Kürt ve Kürdistanlılara, çok boyutlu yardım
kampanyalarını organize etmeleri için çağrıda bulunuyoruz. Bu bizim en temel
insani, milli bir görev ve sorumluluğu olarak kabullenilmelidir.
Ayrıca Kürdistan Bölge Hükümeti ve Barzani Yardım Vakfı ‘na,
deprem mağdurlarının yardımına koşan tüm devletlere, belediye, parti, kurum ve
şahsiyetlere teşekkür ediyoruz.
Adıyaman
Heyetimiz Adıyaman’da depremin yoğun yıkıma yol açtığı
semtleri yerinde gezmiş, deprem mağdurları, sivil toplum örgütleri ve değişik gönüllü
yardım ve kurtarma inisiyatifleriyle görüşmüştür.
Buna göre; Adıyaman’da binaların yüzde doksanı kullanılamaz
hale gelmiştir. Deprem özellikle Harhar, Yeşilyurt, Cumhuriyet, Kayapınar,
Yenimahalle’de yoğun ve çok şiddetli hasarlara yol açmıştır. Depremde yıkılan
binalarının bazılarının kolanlarının kesildiği ifade edilmiştir. Adıyaman’da
nüfusun 1/3’ü kenti terk etmiş, geri kalanlar çok zor koşullarda yaşam
mücadelesini sürdürmektedir.
Devlet Adıyaman’da enkaz kaldırma ve insan kurtarma
konusunda çok geç kalmış, yiyecek, su ve giyecek malzemelerinin
ulaştırılmasında etkisiz kalınmış ve halk kendi başına bırakılmıştır. Binlerce
insan kurtarma ekiplerinin gecikmesi ve etkili müdahale yapılmaması nedeniyle
yaşamını yitirmiştir. Cenazelerin defin edilmesinde ciddi güçlükler yaşanmıştır
ve bu alandaki sorunlar devam etmektedir.
Adıyaman’da gerçek anlamda kaotik bir durum sürmektedir.
Enkaz kaldırma ve can kurtarma çalışmalarında büyük bir koordinasyonsuzluk
yaşanmaktadır. Binlerce insan henüz altına sığınacak bir çadıra bile
ulaşamamıştır. Umutsuzluk ve kaos her yere hakim durumdadır.
Kürdistan Bölge Hükümeti, Amerika, Çin, Bulgaristan, ,Güney Kore ve
Macaristan’dan kurtarma ekiplerinin Adıyaman’da kurtarma çalışmalarına
katıldıklarını gözlemledik. Ancak yabancı yardım ve kurtarma ekipleriyle
Türkiye yetkilileri ve kurumları arasında koordinasyon eksikliğinden dolayı
sorunların yaşandığını ve bu nedenle söz konusu ekiplerden yeterince verim
alınmadığını öğrendik.
Adıyaman’da bulunduğumuz tarihte ekmek ihtiyacının
giderildiği, bu yönde fazla yardımların yapıldığını bilgisini edindik.
Adıyaman’da daha çok konteyner, seyyar tuvalet, çadır, ilaç,
battaniye, kuru gıda, kap kacak, tüp, ışıldak, ısıtıcı, soba, odun, kömür ve
pet gibi malzemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Adıyaman Kahta ilçesinde yıkılan üç binada 70’ten fazla
insan hayatını kaybetmiştir.
Başta Kahta’ya bağlı olan köyler olmak üzere bir çok köye
yardım ve kurtarma ekipleri çok geç ulaşmış, yiyecek yardımında aksamalar
yaşanmıştır.
Gölbaşı can kayıpları ve yıkımların yaşandığı ilçelerin
başında gelmektedir. 35 bin nüfuslu bu ilçede binaların yarısı yıkılmış, geriye
kalanlar oturulmaz hale gelmiştir. Fay hattı kenti ikiye bölerek bir yarısının
çökmesine yol açmış, ilçeyi bölen karayolunda büyük kırılma ve yarılmalar
yaşanmıştır. Gölbaşı’nda can kayıplarının fazla olduğu belirtilmiştir.
Heyetimizin ziyareti sırasında halk ilçeyi terk etmiş, Gölbaşı hayalet bir
kente dönüşmüştür.
Maraş
Depremin merkezi olan Pazarcık ilk depremin yaşandığı bir
ilçe.60 bin nüfuslu bu bölgede sağlam bina yok denecek kadar az. İlçe tamamen
boşalmış, sokaklar bomboş, imkanı olan ilçeyi terk etmiş. Deprem mağdurları
heyetimize cenazelerin çoğunun kefensiz olarak gömüldüğü bilgisini verdiler.
Pazarcık’ta yaşanan depremde çevre bir çok köyde büyük oranda ölümlerin söz
konusu olduğu ifade edildi. 260 nüfusu olan Nacar köyünde depremden sadece 10
kişinin sağ kaldığı belirtildi.
Maraş kent merkezinde çok yoğun yıkımların yaşandığını
gözlemledik. Yıkılmış bazı binalara dönük kurtarma ekiplerinin faaliyetlerini
gördük. Kent merkezi büyük oranda hasar görmüş, binaların çoğu kullanılamaz
hale gelmiştir. Diğerleri gibi Maraş kent merkezi önemli oranda boşalmıştır.
Nurdağı, Islahiye,
Kırıkhan
Bu üç ilçe Maraş depreminde en çok hasar gören merkezler.
Antep’in Nurdağı ilçesi haritadan silinmişçesine sarsılmış.
Sağlam bina pek görünmüyor. Yoğun ölümlerin yaşandığı bir ilçe.
Antep’in İslahiye’de görüştüğümüz deprem mağdurları bu
ilçede 20 binden fazla can kaybının olduğunu tahmin ettiklerini belirtiler. Bu
ilçede büyük bir acı, öfke, umutsuzluk
ve çaresizlik tablosuna tanık olduk. Bir haftadan sonra bile enkaz altında
çıkartılmayan insanlar söz konusu.
Hatay’ın Kırıkhan ilçesi, basında yer almamasına rağmen
yoğun hasarların ve can kayıplarının olduğu bir yerleşim merkezi.
Fay hattının üzerinde olmaları nedeniyle Kırıkhan, İslahiye
ve Nurdağı’nda can kayıpları ve bina yıkımları çok üst düzeyde. Bu üç ilçeye
bağlı köylerde çok sayıda insanın öldüğü ve buralara yeterince müdahale
edilmediği bilgilerini edindik. Nurdağı’ndan Hatay’a kadar uzanan yolda yoğun
çökme, yarılma ve kaymaların yaşandığını, bundan dolayı trafiğin yer yer aksadığını
gözlemledik.
İslahiye ve Nurdağı’nda depremde yaşamını yitiren bazı
aileleri ziyaret ederek başsağlığında bulunduk.
Hatay
Maraş depreminin en çok vurduğu kent Hatay. Hatay tam bir
hayalet kent görünümünde. Kötünün kötüsü denilebilecek bir durumda. Şehir bir
bütün olarak yıkılmış. Hatay’daki yıkımın boyutları ürkütücü ve dehşet verici
düzeylerde. Hatay’da tam bir kaos söz konusu, her yer yıkılmış ve birbirine
girmiş. Mevcut kaotik durumdan dolayı kentin merkezi noktalarına ulaşma
şansımız olmadı. Yollar tıkalı, her taraf yıkıntı ve yıkılmış binaların
molozlarıyla kaplı.
Kentte kalan insanlar büyük bir öfke ve acı ile yakınlarının
sağlam ya da ölü kurtulmalarını bekliyor. Görüştüğümüz bazı insanlar bir hafta
geçtiği halde enkazdan yakınlarını çıkartamadıklarını ifade ettiler.
Görüştüğümüz başka bazı deprem mağdurları bölgede ölü sayısının yüzbinleri
aşmış olduğunu dile getirdiler.
Başka bir ifade ile Hatay diye bir kent yok artık. Canlı ve
renkli nüfus yapısı, çok kültürlü ve kimlikli etnik dokusu, çok eski ve zengin
kültürel tarihi ile Hatay deprem altında kaybolan bir şehir.
Antep
Antep’te görüştüğümüz deprem mağdurları ve STK yöneticileri
bu kentte 200 dolayında binanın yıkıldığını, bunlardan 15’inde yoğun ölümlerin
yaşandığını ifade ettiler. Antep’te 1000’den fazla can kaybının olduğu dile
getirildi.
Gezdiğimiz Antep’te sokak ve caddelerin önemli oranda boşaldığını,
kentten dışarıya doğru yoğun bir göçün yaşandığını gözlemledik.
Malatya
Malatya’da deprem mağdurları, STK temsilcileri ve gönüllü
yardım kuruluşlarıyla deprem sonrası tabloyla ilgili detaylı bilgiler edindik.
Malatya’da hasarın en çok yaşandığı ilçe Doğanşehir. Malatya kent merkezinde 1100 dolayında
binanın yıkıldığı ve 1400 dolayında can kaybının yaşandığı belirtildi.
Görüştüğümüz TMMOB yetkilileri yıkımların kentin dağın
yamacına yaslanan ve zemini güçlü bölgede az olduğunu,buna
karşın, ovada zeminin kaygan olduğu yerde fazla olduğunu ifade ettiler. Bölgede
çadır ve barınma konusunda sorunların devam ettiğini dile getirdiler.
600 bin nüfuslu Malatya’da şimdiye kadar 12 bin çadırın dağıtıldığını,
hala 100 binden fazla çadıra ihtiyaç olduğunun altını
çizdiler. Bölgede hala ulaşılamayan köyler olduğu ve enkazdan
kurtulmayan/çıkartılmayan insanların bulunduğunu dile getirdiler. Malatya’da
ayrıca su problemi söz konusu.
Görüştüğümüz STK temsilcileri ve gönüllü yardım kuruluşları
çadır, odun, kömür, soba, kuru gıda ve suya ihtiyaç olduğunu bizimle
paylaştılar.
Malatya’da da dışarıya yoğun bir göçün yaşandığı ve kentte
çok az bir nüfusun kaldığını gözlemledik.
Diyarbakır
Diyarbakır’da deprem nedeniyle yıkılan binalarda 350’den
fazla can kaybı yaşandı. Gördükleri ağır hasardan dolayı barınılamayacak çok sayıda
bina var. Diyarbakır kent merkezinden çevre ilçe ve başka kentlere yoğun bir
göç söz konusu. Kentte kalıp evleri hasar görenler okullar, cami ve kiliseler, düğün
salonlarında ve son dönemde kurulan çadırlarda yaşamlarını sürdürüyor.
Diyarbakır’daki sivil toplumun etkin müdahalesi ve
desteğiyle deprem sonrası süreçte halk görece daha az sorunla karşılaştı,
barınma ve yemek vs. ihtiyaçları giderildi.
TESPİTLER VE ÖNERİLER
A)Kısa vade için:
1.
Maraş depreminin yaşandığı 6 Şubat 2023
tarihinden bu yana gözlemlenen en temel sorun deprem sürecine yapılan
müdahalelerde devletin ilgili kurumları arasında yaşanan koordinasyon yokluğu.
Bu alandaki sorunlar bir an önce giderilmelidir.
2.
Enkaz altında bulunan insanların öncelikle sağ
kurtulmaları için daha etkin bir müdahale yürütülmelidir. Enkaz altında ölmüş
insanların cesetlerinin çıkartılması için seferber olunmalıdır.
3.
Evleri yıkılmış yada ağır hasar görmüş
insanların barınması için acil ve hızlı tedbirler alınmalıdır. Kış koşullarının
etkisinin sürdüğü bu mevsimde insanların barınması ve ısınması hayati derecede
önemlidir.
4.
Evleri yıkılmış ve hasar görmüş insanların
geçici barınması için konteyner, kış koşullarına uygun çadır kentler ya da prefabrik
yerleşim merkezleri bir an önce kurulmalıdır.
5.
Deprem bölgesine yapılan ayni ve nakdi yardımlar
bütün deprem mağdurlarına adil, eşit ve hakkaniyetli bir yaklaşımla
dağıtılmalıdır.
6.
Deprem bölgelerinde bulaşıcı hastalıkların
önlenmesi için hızlı önlemler alınmalıdır.
7.
Deprem mağdurları için etkin bir sosyal ve psikolojik
destek çalışması başlatılmalıdır.
8.
Deprem mağdurlarının bütün vergi vs. borçları
silinmeli, esnaf ve iş sahiplerine orta ve uzun vadeli krediler verilmelidir.
9.
İstikrarlı bir gelirden yoksun bütün deprem
mağdurlarına insani geçimlerini sağlayacak asgari ücret düzeyinde bir maaş
bağlanmalıdır.
10.
Deprem bölgesinde yaşayan çocukların, bakıma
muhtaç olanların, engelli ve yaşlıların fiziki ve ruhsal sağlıklarının temini
açıdan etkin bir program geliştirilmelidir.
11.
Deprem bölgesinde eğitim yaşındaki çocukların
eğitim süreçlerinin aksamaması için etkin ve istikrarlı bir yol haritası
oluşturulmalıdır.
12.
Bütün bu süreçte STK, odalar, sendikalar,
mahalli dernekler ve yerel yönetimlerle eşgüdüm içinde hareket edilmeli,
onların birikim ve enerjisinden azami bir biçimde faydalanılmalıdır.
13.Deprem mağdurlarına yardım ve
deprem bölgesinin inşası için yapılan tüm çalışma ve tedbirler, bölgenin
demografik yapısının değiştirilmesi anlayışından uzak bir yaklaşımla
yapılmalıdır.
B)Uzun vade için
öneriler:
1.
Türkiye ve Kürdistan’ın bir deprem kuşağı
üzerinde olduğu gerçeği kabul edilmeli, yaşamın bütün boyutları (eğitim,
ekonomi, ulaşım, kentleşme, tarım vs.) bu gerçeğe göre kurgulanmalıdır.
2.
Bundan böyle kentleşme ve yapılaşmaya ilişkin
bilimin ve deprem gerçeğinin gereklerine uygun bir strateji oluşturulmalıdır.
3.
Eğitim müfredatında depreme ilişkin bilinç ve
farkındalığın gelişmesine özel bir önem verilmelidir.
4 “Deprem
değil çürük binalar öldürür” motosundan hareketle,
depreme dayanıklı binaların inşası için stratejik bir merkez oluşturulmalıdır.
5. Sağlıklı bir kentleşme politikası ve depreme
ilişkin toplumsal bilincin gelişmesi her şeyden önce demokratik ve insani
bilincin gelişmesi ve böyle bir siyasi ortamın oluşmasına bağlıdır.
6. Bu çerçevede keyfi, aşırı merkeziyetçi,
ranta dayalı, kayırmacı, günü kurtarmaya odaklı otoriter ve anti demokratik
yönetim anlayışı terk edilmelidir.
7. Türkiye ve Kürdistan’ın yeni deprem
felaketleri yaşamaması için âdemi merkeziyetçi, yerel inisiyatifi esas alan
özgürlükçü ve demokratik idari yapı olmazsa olmaz bir koşuldur.
8. Tüm bilgi ve maddi kaynakların savaş ve
silah yerine, deprem riskini asgariye indiren sağlam ve güvenli kentlere
aktarmak için, savaşa da silahlı
eylemlere de son verilmeli; Kürt,
Kürdistan meselesi iki milletin, iki ülkenin eşitliğine ve
özgürlüğe dayalı bir çözüme
kavuşturulmalıdır. Bunca acılı
deneyimlerden sonra bunu yapabiliriz ve yapmalıyız da.
16.02.2023
Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK)
Kürdistan Sosyalist Partisi(PSK)
Kürdistan Demokratik Hareketi (TDK-TEVGER)