Lozan Antlaşması'nın 100. yıl dönümü nedeniyle Kürt siyasi parti ve demokratik örgütler 24.07.2023 tarihinde Diyarbakır Gazeteciler Cemiyet'inde ortak açıklama yaptı. Kürtçesini PSK Genel Başkanı Bayram Bozyel, Türkçesini DBP Genel Başkanı Saliha Aydeniz'in okuduğu basın açıklamasını Kürt basını yakından izledi.
BASINA VE KAMUOYUNA!
Bugün Lozan Antlaşmasının 100. Yılı! Kürt halkı için
yüzyıldır devam eden ret, inkar ve katliamların yolunu açan kara günün adı
Lozan Antlaşması!
Emperyalist devletler ile sömürgecilerin, aralarında
uzlaşarak Kürdistan’ı, halkımızın iradesini hiçe sayıp dörde parçalamalarının
üzerinden yüz yıl geçti. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması, halkımız için
karanlığın, sonu gelmeyen baskı, soykırım ve zulümlerin adıdır. Öncelikle
halkımızın temsil edilmediği ve iradesinin yok sayıldığı Lozan Antlaşması’nı ve
bu antlaşmayı imzalayıp uygulayanları şiddetle kınıyoruz. Antlaşmayı kabul
etmedik, etmeyeceğiz. Halkımızın Ulusal Kendi Kaderini Tayın Hakkını
gerçekleştirme hedefiyle Lozan Antlaşmasının aşılması için mücadelemiz devam
edecek.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde din kardeşliği
adına Kürtlerin desteğini isteyen, kurulacak devletin Türklerin ve Kürtlerin
ortak devleti olacağını söyleyen, Lozan’da Türkleri ve Kürtleri temsil ettiğini
ifade eden Kemalistler Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra bütün
sözlerini unuttular. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’yla varlığının resmen
tanınmasını sağlayan Ankara hükümeti, üç ay sonra 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti
ilan etti. Cumhuriyetin ilanı Kürt halkına karşı ret ve inkarı yasallaştırarak
resmileştirdi. Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde
kurulduğu coğrafyanın çok uluslu, çok kültürlü, çok dinli yapısı yok sayılarak,
Türklük temelinde tekçi ve ırkçı bir temelde kuruldu.
1924 yılında yapılan anayasa Kürt halkının varlığını, dilini
ve kültürünü inkar eden, Türkiye’de yaşayan herkesi Türk sayan bir vatandaşlık
kavramı getirdi. 1925 yılında ilan edilen Şark Islahat Planı ise Kürdistan’da
yüzyıl devam edecek askeri rejimlerin, Umumi Müfettişliklerin, OHAL sisteminin
temelini oluşturdu. Kürt dilini resmen yasakladı, Kürdistan’ı Kürtsüzleştirme
hedefini önüne koydu, bu amacını gerçekleştirmek için toplu kıyımlar planladı.
İttihat i Terakki’den gelen kadrolardan oluşan Kemalist
Rejim, Osmanlı’nın 1850’lilerde başlattığı ve katliamlar eşliğinde sürdürdüğü
Türkleştirme-Merkezileştirme siyasetini cumhuriyet döneminde de sürdürdü.
Kemalist rejimin, 1921 Koçgiri, 1925 Şeyh Said, 1928-30 Ağrı, Zilan, 1938
Dersim ulusal özgürlük başkaldırı ile direnişlerini katliamlar dahil her türlü
yol yöntem kullanılarak bastırdı. Kürt dili ve kültürüne karşı yüz yıl devam
eden bir kültürel soykırım politikası uyguladı.
Bu ırkçı tek tipleştirme siyaseti devlet stratejisi olarak,
yüz yıl boyunca farklı biçimler ve araçlar kullanılarak sürdürülmüş ama özü
değişmemiştir. Söz konusu Kürt karşıtı siyaset 1959’da 49’ların tutuklanması;
27 Mayıs darbesi sonrası Kürt aydın, siyasetçi ve aşiret liderinin Sivas’ta
kampa alınıp yargılanmaları; Kürt siyasetini doğrudan hedef alan 1980 askeri
darbesi, Diyarbakır 5 Nolu’da gerçekleştirilen vahşet, 1990’lardaki katliamlar
ve milyonlarla Kürdün zorla köyü, kasabası yakılarak kentlere zorla sürülmesi
şeklinde günümüze kadar devam etmiştir.
Bugün de Kürdistan Bölgesi ile Özerk Rojava’da halkımızın
kazanımlarına karşı saldırılar devam ediyor. Kuzey Kürdistan’da halkımızın
iradesi gasp edilerek yerel yönetimlere kayyımlar atanıyor, Kürdistan partileri
kapatılma tehdidiyle kıskaca alınıyor, siyasi kadrolara karşı kesintisiz
operasyonlar sürdürülüyor, her türlü hukuku hiçe sayan katı bir tecrit politikası
uygulanıyor.
Buna karşın halkımızın ulusal özgürlük mücadelesi de
kesintisiz devam etti, bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecek.
Halkımız dört parçada ulusal özgürlük mücadelesini bütün
saldırı ve katliamlara rağmen aralıksız sürdürdü, sürdürüyor. Kürdistan’ın
Güney parçasında halkımız 2005 yılından bu yana federal bir statüye kavuşmuş
durumdadır. Kürdistan’ın Güneybatısında Kürt
halkı özgürlük yolunda önemli fırsatların eşiğinde bulunuyor. Bizler, Kürdistan
Bölgesel Yönetimi’nin resmen ve Özerk Rojava Yönetimi’nin fiilen federal yapıda
kurulmasını çok önemli kazanımlar olarak görüyoruz. İki federal yönetimin
kurulması; halkımızın ulusal özgürlüğü ve Lozan 1923 Antlaşmasının aşılması
hedefinde önemli hamlelerdir. Doğu ve Kuzey Kürdistan’da da halkımız ulusal
kurtuluş mücadelesinde önemli mevziler kazandı.
Gelinen aşamada Kürt halkı için ulusal özgürlüğün biricik
anahtarı geniş kapsamlı bir ulusal birlik, diyalog ve dayanışmadır. Unutmayalım
ki Kürt halkı, yüz yıl önce esas olarak ulusal ittifak kuramadığı için Lozan
sürecinde kaybetti. Yaşadığımız 21. Yüz yılı; ulusal ittifakı kuran, dost
halkasını genişletip düşman halkasını daraltan politikalarla kazanabiliriz. Bu
politikalarla Kürt siyaseti, ulusal özgürlüğün önündeki engelleri aşıp fırsatları
kullanabilir ve Lozan Antlaşmasını hükümsüz kılabilir.
Geçen yüzyılın başında Kürdistan’ın ikinci defa parçalanıp
Kürt halkının statüsüz bırakılmasında önemli rol oynayan ve Lozan 1923
Antlaşmasını imzalayan başta Britanya ve Fransa olmak üzere imzacı devletleri
halkımızdan özür dilemeye ve Lozan’ı aşma mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz.
BM ve Avrupa Konseyi’ni, AB’yi ve diğer uluslararası kurumları halkımızın
Kendi Kaderini Tayın Etme ve Lozan cenderesini aşma mücadelesine destek vermeye
çağırıyoruz.
Kürt halkı önümüzdeki yüz yılı, başta, Türk, Fars, Arap
halkları olmak üzere bölge halklarıyla her alanda eşitlik hukuku temelinde
birlikte yaşamak istiyor. Ret ve inkar sürdürülerek değil, ülkesiyle, ulusal
kimliğiyle tanınarak ve eşit siyasi, coğrafik statüye dayalı zeminde birlikte yaşam
koşullarının yaratılması için mücadele veriyor.
Türkiye devletine de çağrımız şudur; yüz yıldır tekrarlanan,
“Cumhuriyeti birlikte kurduk, Kürtler ve Türkler Cumhuriyetin iki kurucu
unsurudur, bin yıllık kardeşiz” vb. söylemlerin yerine kardeşlik hukukunun
gereği yapılsın. Savaş ve inkar siyaseti yerine Kürt meselesinin barışçıl ve
demokratik çözümü için adımlar atılsın. Yapılacak yeni bir anayasa ile Kürt
halkının varlığı ve ulus olmaktan kaynaklanan hakları resmen tanınsın.
Kürt halkının kendi ülkesi Kürdistan’da özgür ve onurlu bir
şekilde yaşama hakkı vardır ve bu bölge barışı ve istikrarının da koşuludur
24.07.2023.
Azadi Hareketi
Azadi Partisi
DDKD
Demokratik Bölgeler
Partisi (DBP)
Demokratik Toplum
Kongresi (DTK)
Halkların Demokratik
Partisi (HDP)
İnsan ve Özgürlük
Partisi (PİA)
Kürdistan Demokrat
Partisi Türkiye (PDKT)
Kürdistan Komünist
Partisi ( KKP)
Kürdistan Sosyalist
Partisi (PSK)
Yeşil Sol Parti
Kürt Kadın Platformu
Şeyh Said Derneği