22 Aralık 2024 günü, Diyarbakır’da, siyasi parti temsilcileri, siyasetçi, aydın ve toplumun farklı kesimlerinden oluşan 200’e yakın şahsiyetin katılımıyla, “Yaşanan Son Gelişmeler Karşısında Kürtler Ne Yapmalıdır?’’ gündemiyle bir Çalıştay gerçekleştirildi.
Ortadoğu’da ciddi gelişmelerin yaşandığı,
Suriye’de Baas rejiminin yıkıldığı, Güneybatı Kürdistan’da (Rojava Kürdistanı) yeni
ve tarihsel fırsatların ortaya çıktığı, Türkiye’de Kürt meselesiyle ilgili
tartışmaların hızlandığı bir süreçte yapılan Çalıştayda aşağıdaki sonuçların
kamuoyu ile paylaşması uygun görülmüştür.
Ortadoğu’da Kürt karşıtı düzen çözülüyor
61 yıllık Baas diktatörlüğünün yıkılmasıyla
Ortadoğu’da Kürt karşıtı düzen büyük bir darbe almıştır. Bu durum Suriye ve Rojava Kürdistanı için, fırsatları
ve riskleri birlikte kendi içinde barındıran yeni bir sayfanın açılması
anlamına gelmektedir.
Rojava Kürdistanı’nda ortaya çıkan tarihi
fırsatın değerlendirilmesi için tüm Kürt partilerinin bir araya gelerek, Dihok
Mutabakatı’nı günümüz koşullarına göre güncellemeleri yakıcılık kazanmıştır.
Rojava’daki bütün Kürt tarafları ulusal bir program ve irade etrafında
birleşerek yeni devletin inşasına tek bir muhatap olarak katılmalıdır. Böylece
Kürtler, hem Şam’da hem de ilgili devletler nezdinden daha güçlü bir konuma
gelecektir.
Ortadoğu’da
yaşanan hızlı gelişmeler, Türkiye’de Kürt meselesini yeniden gündemin merkezine
oturtmuştur. Ekim ayı başında Bahçeli ve Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar Kürt
meselesiyle ilgili tartışmaları hızlandırmıştır. Türkiye Devleti’ni yönetenler,
Kürt meselesini PKK ile özdeşleştirerek ve
“terör” ile yaftalayarak sorunun gerçek içeriğini örtbas etmeye çalışmaktadır.
Barışçıl ve eşitlikçi çözüm için Kürt ve Kürdistan meselesi doğru
tanımlanmalıdır
Kürtler ülkesi parçalanarak bölünmüş, her türlü
baskı, inkar, imha ve asimilasyon politikalarına rağmen varlıklarını koruyarak
bu güne ulaşmış, kendine has zengin bir dili ve güçlü kültürü ile kadim bir
ulustur.
Kürtler, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaklaşık
30 milyona yakın bir nüfusa sahiptirler.
Kürt ulusunun ülkesi Kürdistan’da baskı ve
korkudan uzak, özgürlük ve güvenlik içinde, onurlu bir biçimde yaşama hakkı
vardır. Her ulus gibi Kürt ulusu da kendi geleceği ile ilgili olarak serbestçe
karar verme, kendi ülkesinde siyasi bir statü ile kendisini yönetme, zulüm ve baskıya
karşı direnme hakkına sahiptir.
Türkiye metropollerinde yaşayan Kürtlerin dil,
kültür ve demokratik hak ve özgürlükleri tanınmalı; çoğunluk oldukları yerleşim
yerlerinde kendilerini yönetmelerine olanak tanınmalıdır.
Kürt meselesinin çözümünde yol almak için her
şeyden önce özgür, demokratik, şiddetten arındırılmış uygun bir ortamın
oluşması zorunludur.
Kürt meselesinin çözümüyle ilgili başlayacak
olası bir süreç açık, şeffaf ve bütün Kürt taraflarının katılımıyla sürdürülmelidir.
Kürt, Kürdistan meselesinde kalıcı çözüm yolunun açılması, aşağıdaki
temel adımları esas alan bir perspektifle mümkündür.
Türkiye Devleti, Kürdistan’ın tüm parçalarında
sürdürdüğü askeri operasyonlara son vermeli, Kürdistan’ın tüm parçalarında
Kürtlerle diyalog içine girmeli, halkımızın kendini yönetme hakkına saygı
göstermelidir.
PKK de halkımızın haklı mücadelesine zarar
veren silahlı mücadelesine son vermelidir.
Kürt ulus gerçeği tanınmalı ve anayasal güvence
altına alınmalıdır.
Kürtçe (Kurmancî/Zazakî) ana dille eğitim ve
öğretim hakkı tanınmalı, Türkçe ile birlikte Kürtçe de resmi dil olarak kabul
edilmelidir.
Kürtlerin kendi kimlikleriyle siyaset yapmaları
önündeki engeller kaldırılmalı, Kürdistan ismi üzerindeki tüm yasaklara son
verilmelidir. Kürdistan adıyla siyasi partiler, STK ve kültürel kurumlar
özgürce kurulabilmelidir.
Kürdistan’da ismi Türkçe olarak değiştirilen yerleşim
yerlerinin, tarihi ve coğrafi yerlerin Kürtçe isimleri iade edilmelidir.
Düşüncelerinden, siyasal ve demokratik çalışmalarından
dolayı tutuklu bulunanlar serbest bırakılmalı, yurtdışında bulunanlar geri
dönebilmeli, özgür siyasal faaliyetleri önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Şeyh Sait, Cıbranlı Halit Bey, Seyid Rıza,
Saidi Kurdi (Nursi) ve diğer Kürt şahsiyetlerinin mezar yerleri açıklanmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti taraf olduğu Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi vb.
uluslararası anlaşmaları hayata geçirmeli, bu anlaşmalara ilişkin çekincelerini
kaldırmalıdır.
Kürt meselesinin kalıcı ve eşitlikçi çözüm
yolunun açılması için Kürt halkının yukarıda ana başlıklar altında ifade edilen
temel hakları anayasada güvence altına alınmalıdır.
Kürt ve Kürdistan meselesinde yukarıdaki
perspektife uygun kapsayıcı ve gerçekçi bir çözüm sürecinin hayat bulması için,
bir muhatap olarak her türlü sorumluğu ve yapıcı tutumu sunmaya hazır
olduğumuzu kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
23.12.2024 Diyarbakır
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PARTİSİ
(HAK-PAR)
KÜRDİSTAN SOSYALİST PARTİSİ
(PSK)
KÜRDİSTAN YURTSEVERLER PARTİSİ
(PWK)