31 Mart 2024 Yerel Seçim Sonuçları; Kısa Notlar

31 Mart seçim sonuçları yepyeni bir siyasi harita ortaya çıkarmıştır

AKP iktidarı bu son seçimde tarihinin en büyük yenilgisini yaşadı. Sadece İstanbul, Ankara ve İzmir gibi mega şehirleri kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda muhafazakar sağın kalesi sayılan kentleri de muhalefete kaptırdı. AKP’nin 2019 yerel seçimlerinde aldığı %44 oy oranı bu seçimde dramatik bir düşüşle %35’e geriledi. CHP ise 2019 yerel seçimlerinde aldığı % 30’luk oy oranını % 37’ye çıkartarak yıllar sonra ilk kez birinci parti haline geldi.

31 Mart seçim sonuçları uzun bir birikimin sonucudur

AKP’nin oylarındaki gerilemenin 2019 seçimlerinde başladığını söylemek mümkün. 2019 yılında yapılan seçimlerde CHP İstanbul, Ankara ve Antalya, Adana ve Mersin gibi büyükşehirleri AKP den alarak iktidar partisinin yenilmezlik algısını kırdı. 14-24 Mayıs 2023’te yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise CHP öncülüğünde kurulan Altılı Masa, iktidar değişimi yönünde önemli bir beklenti yarattı. Ancak hem muhalefetin dağınıklığı hem de iktidarın “bölünme” ve “beka” gibi argümanlara dayalı korku siyaseti bir iktidar değişikliğini öteledi.

31 Mart seçim sonuçları, AKP’ye oy veren büyük bir kitlenin iktidara karşı biriktirdiği tepkiyi bu seçime ertelediğini gösteriyor. 31 Mart seçimlerine katılım oranı 2019 seçimlerine göre yüzde 6.5 oranında azaldı. Geçen yerel seçimlerde 20 milyondan fazla oy alan AKP’nin bu seçimde oyları 16 milyona geriledi. Bu seçimde oy kullanmayan toplam seçmen sayısı 13 milyonu aştı.

Yılardır AKP’ye oy veren kitlenin önemli bir kısmı sandığa gitmeyerek, geri kalanın bir kısmı ise Yeniden Refah Partisi’ne oy kullanarak tepkisini ortaya koydu. AKP’ye oy veren bir kesim de bu seçimde CHP’ye yöneldi.

İktidarı vuran ekonomik kriz Kürt meselesinin bir sonucudur

Türkiye’nin son 5-6 yılda yaşadığı derin ekonomik kriz Kürt meselesindeki çatışma siyasetinden ayrı değerlendirilemez. Türkiye’nin sınırlı ekonomik kaynaklarının savaşa, silaha ve askeri operasyonlara harcanması, dev zamlar, süper enflasyon ve derin bir yoksulluk olarak topluma yansıdı. Özellikle emeklilerin yaşamında dramatik bir kötüleşme yaşanmaya başlandı.

AKP iktidarı bir dönem korku siyaseti ve algı operasyonlarıyla toplumdaki tepkileri ötelemeyi başardı ve 14/28 Mayıs 2023 seçimlerinde iktidarını kıl payı kurtarabildi.

Söz konusu seçimlerde iktidarını güvence altına alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emeklilere karşı sergilediği kibirli ve umursamaz yaklaşım bardağı taşıran son damla oldu.

Gelinen aşamada korku siyaseti ve beka söylemlerinin iktidar bakımından işlevini yitirdiği görülüyor. 

31 Mart seçimlerinde Kürt seçmenin tepkisi

Kürdistan’da seçime katılım oranı Türkiye ortalaması olan %78’in on puan altında, %68 dolayında gerçekleşti. Bu, şimdiye kadar yaşanmış seçimlerdeki en düşük katılımdı. Bunun bir nedeni 2014 yılındaki hendek çatışmalarından sonra Kürtlerin yaşadığı hayal kırıklığı ve içe kapanmadan kaynaklı güven kaybı etkeniydi. İkinci etken ise DEM’in izlediği Kürtlerde heyecan uyandırmaktan uzak seçim politikasıydı.

DEM seçim kampanyasında Öcalan üzerindeki tecridi esas alan bir söylemi öne çıkardı. Kürt halkının ortak paydaları ise geri planda kaldı. Türkiye’nin batısında aday çıkarmalarına karşın burada yaşayan Kürtlere net mesaj verilemedi. Bu nedenle Batıdaki Kürtlerin birçoğu CHP adaylarına destek verdi. 

Sonuçta DEM elindeki belediyelerin bir kısmını korusa bile aldığı oylarda büyük bir düşüş yaşandı.

Örneğin DEM öncesi Yeşil Sol Parti’nin 14 Mayıs 2023 seçimlerinde aldığı %8.8 oy oranı 31 Mart seçimlerinde % 5.7 seviyesine düştü.

Sonuçta Kürt seçmen oyunu büyük oranda DEM’den yana kullanmış, ama aynı zamanda belirgin bir oranda sandığa gitmeyerek tepkisini ortaya koymuştur.

31 Mart seçimlerinin olası siyasi sonuçları 

31 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlar elbette bir iktidar değişikliğine yol açmamıştır. Ancak bu durum seçim sonuçlarının Türkiye siyasetinde önemli değişimlere yol açmayacağı anlamına gelmez.

Mevcut seçim sonuçlarından sonra psikolojik üstünlük CHP’ye geçmiştir. Bu durum CHP’ye daha etkili ve özgüven içinde bir siyaset yürütme imkânı sunuyor. CHP, seçimde ele geçirdiği başarı ve psikolojik üstünlükle bundan sonra iktidar üzerinde daha fazla denetleyici bir rol oynayabilir. 31 Mart’ta ortaya çıkan tablo, önümüzdeki seçimlerde iktidara gelmek için CHP’yi daha etkili ve kucaklayıcı bir politika izleme yönünde teşvik edebilir.

31 Mart seçim sonuçları AKP iktidarı için ise bir meşruiyet krizi başlangıcı anlamına gelir.  AKP yönetimi ve cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eskisi gibi keyfi ve hukuka aldırmaz bir biçimde davranması pek kolay olmayacak. Bu durumda mevcut iktidar muhalefet ile daha fazla diyalog kurma ihtiyacı duyabilir.

Bundan böyle Türkiye’de daha dinamik, yarışmacı ve çoğulcu bir siyaset tablosuyla karşılaşabiliriz. İktidara karşı daha cesaretli ve etkili bir muhalefet yapması için muhalefetin eli şimdi daha güçlü. Böyle bir ortamda toplumsal enerjinin daha gür bir şekilde ortaya çıkması, demokrasi ve değişim yönünde daha güçlü bir ivmenin yakalanması mümkün.

31 Mart Seçim Sonuçlarının Kürt meselesine olası yansımaları

AKP’nin bu son seçimde aldığı dramatik yenilginin Kürt meselesinde izlenen politikayla doğrudan ilgisinin olduğu açık. AKP iktidarının mevcut politikayı daha fazla sürdürmesi zor. Kürt meselesinin içerde yol açtığı sorunlar yığını ve bölgesel gelişmelerin Türkiye üzerindeki baskısı artarak devam edecektir. Ancak bu durum AKP’nin Kürt meselesinde mutlak olarak yeni bir çözüm sürecine gireceği anlamına gelmez. Bunun için hem içerde Kürtlerin devlete çözümü dayatacak ciddi bir baskı unsuru haline gelmesi hem de bölgesel düzeydeki gelişmelerin Türkiye’yi çözüme zorlayacak bir kıvama ulaşması gerekir.

Yeni anayasa tartışmalarını fırsata çevirmek

Öte yandan AKP yetkilileri önümüzdeki dönemde yeni bir anayasa yapımından söz ediyor ve bunun için bütün kesimlerle diyaloga geçeceklerini dile getiriyorlar. AKP’nin nasıl bir anayasa istediğinden bağımsız olarak yeni bir anayasa yapımı bir diyalog ortamının oluşması bakımından önemlidir.  Yeni bir anayasa tartışması Kürtçe dilinin eğitim dili olması, Kürt kimliğinin anayasada tanınması ve ademi merkeziyetçi yönetim tartışmalarından ayrı düşünülemez.

Bu konuda somut sonuçlar elde etmek ise Kürt siyasi aktörlerinin birlikte hareket etmesine bağlıdır. Kürt siyasi aktörleri, sivil toplumu ve aydınlarının ortak bir blok halinde iktidar ve muhalefet kanalıyla kuracakları etkili bir diyalog ve etkileşim çok önemlidir. Bu sürecin sonunda Kürt halkının temel taleplerinin gündeme girmesi ve bu alanda belirli kazanımların elde dilmesi mümkündür.

04.04.2024

Bayram Bozyel

Not: 1 Nisan tarihli bu değerlendirmemi, Van’da Abdullah Zeydan’ın mazbatasına el konulması krizinden dolayı biraz gecikmeyle okuyucuyla paylaşıyorum.

 

 

 

İçerik Başlıkları
Yorum Yaz