Basına yansıyan haberlere göre Suriye’de Esad rejiminin 54 yıllık tiranlık rejimi son bulmuşa benziyor.
Heyet Tahriri el Şam olarak bilinen HTŞ çatısı altındaki
İslami silahlı güçlerin 27 Kasım’da Halep’i ele geçirmesiyle başlayan saldırısı
başkent Şam’ın düşmesiyle sonuçlandı.
2011’de Arap Baharı ile başlayan kanlı iç savaş girdabına
giren Suriye’de Esad rejimi ülkedeki egemenliğini büyük ölçüde kaybetmesine
rağmen, esas olarak Rusya ve İran desteği, önemli oranda da Hizbullah sayesinde
bugüne kadar ayakta kalmayı başardı.
Hamas’ın 07 Ekim 2023 tarihinde İsrail’e yaptığı saldırı
ardından başlayan gelişmeler zincirinin domino etkisi Esad rejiminin düşmesinde
belirleyici oldu.
İsrail, geçen yıl Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıyı fırsat
bilerek Gazze’yi yerle bir etti, Hamas örgütünü çökertti. Gazze’de işini
bitiren İsrail yarı devlet statüsündeki Hizbullah’a yöneldi. Güney Lübnan’da varlığını sürdüren Hizbullah
İsrail’in gerçekleştirdiği darbelerle beyin takımını ve hareket gücünü kaybetti. İsrail eş zamanlı olarak İran’a
gerçekleştirdiği saldırılarla bu ülkenin bölgesel saldırı kapasitesini ortadan
kaldırdı.
Hamas ve Hizbullah’ın etkisiz kılınması, Irak’ta Haşdi
Şabi’nin hedef tahtasına oturtulması Ortadoğu’da İran’ın uzantısı Şii Hilali’nin
çökmesine yol açtı. İran’ın aldığı darbeler ise Ortadoğu’da siyasi denklemi
büyük ölçüde değiştirdi.
Ekim 2023’te başlayan söz konusu gelişmelerin domino etkisi
Esad rejiminin çökmesiyle sonuçlandı.
HTŞ öncülüğündeki silahlı güçler bölgede oluşan yeni siyasi
ve askeri denklemden hareketle ve Rusya’nın Ukrayna’daki açmazından
faydalanarak ciddi bir direnişle karşılaşmadan Şam’a ulaşmayı başardı.
Öte yandan HTŞ’nin başlattığı iktidar yürüyüşünün ABD ve
diğer güçlerin bilgisi dışında gerçekleştiği düşünülemez. Terör listesinde
olduğu halde ABD, Esad rejimine ve Rusya’ya karşı alttan alta HTŞ’yi
destekledi. HTŞ de İŞİD liderlerine karşı operasyonlarda ABD ile işbirliği
yaptı. ABD, İran ve Rusya etkisindeki bir yönetimdense şimdilik HTŞ ile iş tutmayı
tercih etmiş bulunuyor. HTŞ lideri Colani’nin Kürtlerle savaşmayacağı ve
Suriye’nin bütün etnik ve dini bileşenleriyle
ülkeyi yöneteceği yönündeki açıklamaları bu örgütün meşruiyet bulma
çabasının bir arayışı olarak okunabilir.
Rusya ise hem içinde bulunduğu Ukrayna açmazı hem de Esad
rejimini ayakta tutmanın artan maliyeti karşısında iktidar değişikliğini
dışarıdan seyretmekle yetiniyor.
En başında Suriye’de eşgüdüm içinde hareket eden ABD ve
Rusya’nın Şam’daki iktidar değişikliği konusunda da diyalog ve eşgüdüm içinde
hareket ettiklerine kuşku yok.
ABD’den gelen açıklamalar bu ülkenin Suriye’de siyasi süreci
başlatmaktan yana olduğunu gösteriyor. Suriye’de
siyasal çözümü amaçlayan 2014 Cenevre Görüşme süreci şimdiye kadar Esad
rejiminin diretmesi sonucu tıkandı. Gelinen aşamada Cenevre Süreci ya da başka bir formatta
Suriye krizinin çözümünü amaçlayan siyasal sürecin hızlanması kaçınılmaz.
Türkiye’nin son krizde yaptığı ise kendisine bağlı ÖSO
güçlerini YPG’nin elindeki Tel Rıfat ve Membiç üzerine sürmek oldu. Türkiye’nin
söz konusu hamlelerinin amacı Suriye’nin yeniden inşasında elini güçlendirmek
ve Kürtlerin kazanımlarını asgariye indirmek.
Türkiye’nin içerde ve Suriye’de Kürt karşıtı politikası
şimdiye kadar ona bir şey kazandırmadı. Türkiye bölgede ortaya çıkan yeni
gerçekliği eninde sonunda kabul etmek zorundadır.
Suriye’de Esad rejiminin yıkılması ile bir dönem
kapanmıştır. İnkarcı, otoriter, mezhepçi
yönetim anlayışı bu ülkenin harabeye dönüşmesiyle sonuçlanmıştır.
Suriye’de Kürt halkının ulusal haklarını tanıyan, suni
çoğunluğun iradesini yönetime yansıtan, bütün etnik ve dini toplumsal kesimleri
iktidara ortak kılan çoğulcu, demokratik bir yönetime ihtiyaç var. Suriye’nin
söz konusu etnik çoğulcu yapısına uygun düşen federal bir yönetim sistemidir.
Suriye gerçekliği bunu gerektiriyor.
Yeniden inşa edilecek bir Suriye’de Kürtlere önemli bir rol
düşeceği açıktır. Demokrat, seküler, dünyayla barışık Kürt toplumu çoğulcu bir
Suriye’nin çimentosu işlevini görebilir. Kürtlerin bu rolünü oynamasının ilk
koşulu içerde ulusal birliklerini kurmaktan geçiyor.
Hamas-İsrail savaşının
domino etkisi Kürdistan’ın dört parçasını etkileyeceğine göre, Kürt siyasal
aktörlerinin dört parçada ortak bir akıl, ulusal bir strateji etrafında
birleşmeleri her zamankinden daha yakıcı hale gelmiş durumdadır.
08.12.2024
Bayram BOZYEL